Sayfanın başına ulaştınız.
DENİZLERİ KORUMAK

DENİZLERİ KORUMAK

Bu yazıyı 2 dakika 48 saniyede okuyabilirsiniz.

Denizleri seviyoruz. Onları yüzmek, yaz tatillerini geçirmek, dinlenmek için kullanıyoruz. İçlerinde yaşayan balıkları, deniz canlılarını yiyoruz. Bir yerden bir yere ulaşmak için kullanıyoruz. Onlar bize sonsuz verirken, biz onları yeterince koruyor muyuz? İklim krizi, artan sıcaklıklar, yanlış avlanma derken durum hiç iç açıcı değil. Denizleri korumanın ve deniz koruma alanlarının önemini yazdık.   

 

Ruhun Doysun’da sık sık konuştuğumuz konulardan biri de denizlerin korunması. Su altında upuzun yosunlardan oluşan ormanlar, yüzlerce sene yaşayabilen mercan kayalıkları, çukurlar, mağaralar var. Denizler ve okyanuslar, çeşit çeşit balıkların, deniz canlılarının, yunusların, balinaların, kaplumbağaların evi. Onları korumak için bireysel anlamda yapabileceğimiz çok şey var elbette. Balık tüketimimizi gözden geçirmek; denizlerde ve kıyılarda bıraktıklarımıza dikkat etmek; karbon ayak izimizi ve plastik kullanımımızı azaltmak bunlardan bazıları.

Bir başka önemli nokta da deniz koruma alanları. Ruhun Doysun’da Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya ile deniz koruma alanlarının önemini konuşmuştuk. Dernek, Gökova Körfezi’nde başlayan ve müthiş bir sabır ve dikkatle yürütülen projeleri sayesinde dünyaya örnek olmuş durumda. Proje başladığından beri yıllardır görülmeyen balık türleri körfeze geri döndü; su altındaki hayat canlandı; balıkçılar bilinçlendi.

Dünyanın dörtte üçü sudan oluşuyor. Ancak karasal ekosistemlerin yüzde 14’ü korunurken, denizlerde bu oran yüzde 7 civarında. Su altındaki biyolojik çeşitliliği korumak için geç kaldık, geri dönüşü olmayan bir tükenme söz konusu. 2006 senesinde Science dergisinde yayınlanan bir araştırma, denizlerin, okyanusların durumunu net bir şekilde ortaya koydu. Araştırma, 2048 senesine kadar balık stoklarının tükeneceğini öne sürdü. Uzmanların hepsi bu tarih konusunda aynı fikirde olmasalar da, herkes durumun son derece vahim olduğunun farkında. 1950’den beri balıkların üçte biri yok olmuş durumda. 2050 senesine kadar denizlerde balıktan çok plastik olacağı öngörülüyor. Yakalanan beş balıktan biri yasa dışı avlanıyor. Her yıl milyonlarca ton deniz canlısı hedef dışı avlanıyor ve ölü olarak denizlere geri bırakılıyor.

Akdeniz, özellikle dikkat çeken bir konumda. Dünyadaki su yüzeyinin yüzde 4’ünden azını kapladığı halde denizel canlı türlerinin yüzde 10’una ev sahipliği yapıyor. Akdeniz’de 18.000 bitki ve hayvan türü yaşıyor ve bunların nerdeyse 1/3’ü endemik yani sadece burada bulunuyor. Ancak bu zenginlik, aşırı avlanma ve kıyılardan kaynaklanan kirlilik yüzünden bir süredir tehlike altında. Uzmanlar Akdeniz’deki kirlilik ve plastiği temizlemenin imkansız olduğunu ya da onlarca yıl süreceğini olduğunu savunuyorlar.

DENİZ KORUMA ALANLARI

Bu karamsar tablonun içinde deniz koruma alanları ümit veriyor. Deniz koruma alanları çoğumuz için yeni bir kavram olabilir. Deniz koruma alanı tam olarak nedir, neden gereklidir?

Deniz koruma alanları, insan aktivitelerinin bir kısmının ya da tamamının kısıtlandığı, yasaklandığı özel koruma bölgelerine deniyor. Amaçlarının başında tehdit altındaki türleri korumak ve sayılarının artmasına yardımcı olmak var.

Ayrıca zarar görmüş ekosistemlerin iyileşmesine yardımcı oluyorlar. Deniz koruma alanlarında, balıkların üreyebildikleri, büyüyebildikleri alanlar yaratılarak biyolojik çeşitlilik korunuyor. Aynı zamanda, deniz ekosistemlerindeki hasarı tespit etmeleri için bilim adamlarına bir referans noktası sağlıyorlar.

2000 senesinde okyanusların yüzde 0,7’si korunurken, bugünkü oran, yeterli olmamakla birlikte, yüzde 7 civarında. Dünyada yaklaşık 65 ülkede 400 kadar deniz koruma alanı bulunuyor. Deniz koruma alanlarının belirlenmesinden daha önemli olan onların doğru yönetiliyor ve denetleniyor olması. Gökova dışında Endonezya’nın Apo Adası, Karayipler’deki Bonair Marine Park ve Avustralya’daki Büyük Set Resifi etkili deniz koruma alanlarının başında geliyor. Filipinler’de korunmaya alınan bölgelerde balık nüfusu üç katına çıkmış durumda. İtalya’daki Torre Guaceto’da koruma alanındaki balıklar on beş kat daha fazla yumurta bırakıyorlar. Bu sayede korumanın dışındaki alanlarda bile daha fazla balık görülüyor.

National Geographic’de yayınlanan bir makalede, deniz koruma alanları grip olduktan sonra alınan C vitaminine benzetilmiş. Belki hastalığı önlemek için çok geç ama işin daha kötüye gitmesini engelleyebiliyor. Sonuçlar korumanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Yeter ki doğayı biraz rahat, biraz kendi haline bırakabilsek…

Kaynaklar:

protectedplanet.net

iucn.org/news/protected-areas/201709/global-shift-marine-protected-area-analysis-and-reporting

panda.org/our_work/oceans/solutions/protection/protected_areas

akdenizkoruma.org.tr

 

 

Cemre Torun
 

İşletme ve klinik psikoloji geçmişi olan Cemre Torun, yaklaşık 10 senedir hem Türkiye’de hem yurtdışında farklı yayınların yemek editörlüğü yapıyor ve yemek yazılarını yazıyor. The World’s 50 Best Restaurants’ın bölge başkanı. İçindekiler adlı yemek kitabının yazarı. Uluslararası yemek konferansı YEDİ’nin kurucularından. Ruhun Doysun’un proje danışmanı ve editörü.

 

03.09.2020

 

İlgili yazılar:

 

https://www.ruhundoysun.com/yazilar/dogru-balik/ 

 https://www.ruhundoysun.com/yazilar/denize-dogru/ 

 https://www.ruhundoysun.com/yazilar/sehirde-deniz/