Yemekleri değerlendirmenin en güzel yolu onları dönüştürmek.
İnsanlık sürekli ve durdurulamaz bir değişim içinde. Ancak bu defa yaşadığımız değişim bambaşka. Sürekli olarak değişmeme, konfor alanımızdan çıkmama eğiliminde olan bizler, kendimizi bilinmez ve öngörülemez bir sürecin içinde bulduk. Bu belirsizlikte daimî varoluşumuzun temelinde olan güvenli ve öngörülebilir bir alan ararken bu alan çoğumuz için mutfak oldu.
Evin kalbi olan mutfak güvenli ve çok daha fazla vakit geçirdiğimiz bir yer haline dönüştü. Sınırsızlığın getirdiği yaratıcılık kadar sınırların pekiştirdiği yaratıcılıktan da beslenmeye başladık.
Bu dönem yeni tarifler denemek için harika. Ancak kaynaklarımızı doğru ve planlı kullanmamız gereken bir dönemdeyiz. Bir yandan da gıda israfı yapmamak hiç olmadığı kadar önemli. Çünkü herhangi bir gıdanın soframıza gelmesi bugün çok daha fazla özen ve çaba gerektiriyor. Üreticilerden başlayarak ürünlerin evlerimize kadar uzanan yolculuğundaki herkes çok değerli ve önemli.
Çoğumuz bugünlerde aynı yemeği günlerce yemek istemiyoruz. Her gün canımız yemek yapmak istemiyor veya her gün aynı yaratıcılıkta olamayabiliyoruz… Bazılarımız sürekli mutfakta olmaktan ve sürekli bulaşık yıkamaktan şikayetçi. Hem çok iyi hissetmediğimiz günleri mümkün olduğunca iyileştirmek hem de emekle üretilen gıdayı, sonrasında çokça zaman ve emek harcanarak yapılan yemekleri ziyan etmemek için yapabileceklerimiz var. Konuyla ilgili ne hissediyor olursanız olun yapabileceğiniz, belki yemek yapmaktan ve yemekten daha tatmin edici şey “dönüştürmek”. Malzemeyi, dünden kalan yemeği, yumuşamakta olan meyveyi…
Şu günlerde sınır kavramı çok daha kısıtlayıcı ve alıştığımızın dışında. Dolayısıyla bugün kafamızdaki sınırları aşabilmek, alışılmışın dışına çıkmak çok daha fazla mutlu ediyor. “Dönüştürmek” aslında bir düşünme şekli haline geldiğinde son derece tatmin edici bir hal alıyor. Kilerinizdeki, buzdolabınızdaki malzemelere bambaşka bir gözle bakmaya başlıyorsunuz. Elbette dönüştürmek kutunun dışına çıkmayı gerektiriyor. Kutunun dışını çikolatalı pilav, mayonezli kek veya pırasa reçeli gibi düşünmeyin. Normalde ıspanağı çiğ tüketmiyorsanız, çiğ ıspanak salatası yapmak malzemenin dönüşmesine güzel bir örnek. Bir meyve veya sebzeyi normalde tüketmediğiniz bir şekliyle tüketmek aynı kendi sınırlarınızı zorlamanız, aşmanız demek.
Bazılarımız çok daha önyargılı, bazılarımız ise yeni tatlar denemeye çok açık. Dolayısıyla “dönüştürmek” bazılarımız için çok kolay, bazılarımız için ise cesaret gerektiriyor. Dönüştürmeye daha risksiz denemelerle başlamak tabii ki mümkün. Aynı mevsimin ürünlerini bir arada kullanarak işe başlanabilir. Fava sadece bakla ile, humus sadece nohut ile yapılmayabilir. Mercimekten fava, çekirdekten humus yapmayı deneyebilirsiniz. Mücveri ise bir pişirme biçimi olarak benimseyip dolabınızdaki her sebze ile deneyebilirsiniz. Yumurta ve un ile bağladığınız her sebzeyi kızartıp veya fırında pişirip harika bir mücver tarifi yaratabilirsiniz.
Tüm sınırları zorlayabileceğiniz başka bir alan ise salatalar… Sağlıklı olması bir tarafa; kilerinizdeki, buzdolabınızdaki, buzluğunuzdaki her şeyi kullanabileceğiniz, sınıfları zorlayabileceğiniz harika bir alan. Hiç fırınlanmış sebzelerden bir salata yapmayı denediniz mi?
Turşu ise dönüşümün tanımı bile olabilir. Sebzelere lezzet ve derinlik katmanın en şifalı yolu. Hızlı olanı, zamanla fermente olanı, baharatlısı, karışığı, sadesi… Sınırları zorlamanın belki de en güzel yolu.
Her gün yeni, glütensiz veya sağlıklı bir başka un alternatifi ile karşılaşıyoruz. Kilerinizde un olabilecek bir sürü malzeme olabilir. Yulafa, mercimeğe veya nohuta hiç un gözüyle baktınız mı? Bu unları ister ekmek ister kek yapmak için kullanabilirsiniz. Kısaca elinizin altında ne varsa onu başka bir hale dönüştürebilirsiniz. Özellikle yumuşamakta veya pörsümekte olan meyve sebzeyi dönüştürmek paha biçilemez bir haz!
Kültürel olarak ziyan etmemeye çalışan ve israfı azaltmak için çokça tarifi olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Dolayısıyla pişmiş yemekleri dönüştürmek yaratıcılığımızı kullanabileceğimiz gibi var olan tarifleri de kullanabiliriz. Yemeğinizi mikrodalgada değil ocakta ısıtmak bile büyük bir fark yaratabilir. Yapmış olduğunuz bir bakliyat salatasını ertesi gün yemeden önce tekrar soslamak, salatanızı ilk yaptığınız günden bile daha lezzetli bir hale getirebilir. Kavurduğunuz herhangi bir ot, zeytinyağlı bir yemek veya haşladığınız patates; omletinizi bambaşka bir hale dönüştürebilir.
Bugün ekmek her zamankinden daha değerli. Bayatlamakta olan veya bayatlamış ekmekle yapılabilecek çok fazla tarif var. En basit şekilde, bayatlamış ekmeği galeta ununa çevirip buzluğunuzda saklayabilirsiniz. Pişirmiş olduğunuz her türlü pilav ertesi gün dönüşüme en açık malzemelerden biri haline geliyor. Tek tük kalmış sebzelerle soteleyip kızarmış bir pilav yapabileceğiniz gibi, içine katacağınız karamelize soğan, taze otlar ile krokete dönüştürebilirsiniz. Önceki gün pişirdiğiniz köfte, sonraki gün domatesli bir makarna sosuna dönüşebilir. Bugünlerde yufkaya ulaşmamız zorlaşmış olabilir. Hazır lavaştan börek… neden olmasın?
Belki şu an her istediğimiz ürüne, istediğimiz anda ulaşamıyoruz. Belki yemek yapmanız için gereken ilham pazardaydı veya marketteydi. Sınırsız malzeme ile yemek yapmak şüphesiz çok keyifli. Ancak her zaman ama özellikle bugün bir gıdayı çöp olmaktan kurtarmak çok daha tatmin edici. Yemek deyince uçsuz bucaksız bir deryadan bahsediyoruz. Bugün hiç aşina olmadığımız sınırlar içinde kendi sınırlarımızı aşmamamız için ise hiçbir neden yok…
İpek Auf
Ankara’da doğup büyüyen İpek Auf, Bilkent Üniversitesi’nde İşletme eğitimini tamamladı ve üniversite hayatının bir dönemini mutfağını ve kültürünü çok merak ettiği Kopenhag’da geçirdi. 2018 yılında mezun olduktan sonra yemek tutkusunun peşinden yazarak gitmeye karar verdi. Çeşitli yayınlar için içerik üretiyor. Uluslararası yemek konferansı YEDİ’nin gönüllülerinden.
İlgili yazılar:
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/buyuksofralardankalanlar/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/ekmekle-aramiz/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/kusurlu-guzellik/
07.05.2020