Bu yazıyı 4 dakika 15 saniyede okuyabilirsiniz.
Ünlü Groundhog Day filmindeki başrol her sabah aynı güne uyanır, her şeyi baştan yaşardı. Çoğumuzun günleri o filme benzemeye başlarken, evde çalışmayı kolaylaştırmak için birkaç ipucumuz var.
Hayatımızın üçte biri çalışarak geçiyor. Kaba bir hesapla 90 bin saat. Uzaktan, ev konforunda günün uyumadığımız neredeyse her saati çalışmaya başlayalı bir yıl oldu. Artık hayatımızın çok daha fazla saati çalışarak geçiyor. Evde çalışmak, sınırların ortadan kalkması, herkesin birdenbire uygun zannedilmesine dönüştü ve kimileri için giderek zorlaşmaya başladı. Pek çok şirket evden çalışmayı kalıcı hale getireceğini açıklarken, evden çalışmaya devam edeceksek, bunu kendimize de iyi gelecek bir şekilde yapmanın yollarını bulmalıyız.
Evden çalışmak ilk bakışta harika görünüyor. Yolda, trafikte vakit geçirmiyoruz, ertesi gün toplantıda ne giyeceğimizi düşünmek zorunda değiliz, yemek molası uzamıyor, hatta yemek molası veren de yok. Ancak evde yapılacak işler, dikkat dağıtan unsurlar ve profesyonel ve ev hayatı arasında çizilemeyen sınırlar var. Evde bilgisayar başında, koltuklar, kanepeler ve mutfağımız bize bu kadar yakınken odaklanmak kolay değil. Hele bir de evde sizden başka birileri varsa.
Pek çok kadın, hem anneliği hem de kariyerini aynı anda yürütmek zorunda, pandeminin ağırlığı en çok kadınların üzerine çökmüş durumda. Kadınlar aynı çalışma masasında çocuklarıyla da toplantılarla da ilgilenmek, molalarında da evin gündelik işlerini halletmek zorunda. Evdeki işlerin eşit dağılımı, yardım istemek, zaman zaman hayır diyebilmek, hepimizin öğrenmesi gerekenlerden.
Evden çalışırken zorlanmamak için birkaç önerimiz var.
İyi bir sabah ritüeli oluşturmak
(Ve buna sadık kalmak)
Sabah yoga ya da meditasyon yapabilir, iyi bir kahvaltıya zaman ayırabilir, sevdiğiniz limonlu suyu geceden hazırlayabilirsiniz. Sabah yemyeşil bir smoothie ile güne başlayıp, sevdiğiniz bir şarkıyı dinlemek, güne iyi başlamanızı sağlayabilir.
Kendinize bir saat hediye etmek
Yataktan kalkar kalmaz yoğun bir tempoya geçmek hiçbirimize iyi gelmiyor. Bunun için en mantıklısı kendinize ayıracak iyi bir 1 saat. Peki nasıl? Elbette bir saat erken kalkarak… Bir saat erken kalkmak, günün uzamasını sağlıyor. Sabah biraz nefes almaya, biraz yürüyüş yapmaya, birkaç sayfa kitap okumaya zaman ayırarak, güne iyi başlamanın yollarını da bulabilmiş oluyoruz. Çalışmaya başlamadan önce günde 10 dakika kitap okumak kendinize zaman ayırdığınız hissini güçlendiren çözümlerden biri, üstelik kitap okurken bütün gününüzü kaplayacak dijital dünyadan da uzaklaşmış oluyorsunuz.
Erken kalkmak
Hemingway, her sabah saat 06.00’da kalkarmış. Sabahın sessizliğinde kimse kendisini rahatsız etmediği için çok hızlı ilerlediğini söylermiş. Güne başlarken, henüz işlerle ilgili mail’ler, telefonlar başlamadan, kendinize biraz zaman ayırmak için en iyi yol biraz erken kalkmak. Bu sürede çalışmaya da vaktiniz olacağı için, sessizlik ve sakinlik gerektiren işlerinizi halletmeniz mümkün.
İşleri parçalara ayırmak
Uzun sürecek işleri bir anda yapmaya çalışarak, kendimize hem fazladan stres yüklemiş oluyoruz hem de gözümüzde büyüdüğü için hiçbirini yapmamış olarak günü bitirebiliyoruz. Bu yüzden en mantıklısı, plan yaparken, bu tür büyük işlere her gün belirli bir zaman ayırmak. Her gün yapılacak işleri yazdığınızda, sıralamayı en kolaydan en zora doğru yapmak da çözümlerden biri. Listedeki bir işin üzerini çizdiğimizde, bir şeyi bitirmiş olmanın motivasyonu, geri kalan işleri de kolaylaştırıyor.
Sınır koymayı öğrenmek
Evden çalışmanın en büyük sıkıntısı, sınır koyamamak. Hem kendimize hem de çalışma arkadaşlarımız açısından, evdeysek çalışabilir ve ulaşılabilir algısı yaratabiliyoruz. Neyin şahsi, neyin profesyonel olduğunun arasındaki çizgi inceldikçe, kendimize bazı kurallar koymak istememiz kaçınılmaz. Evet, gün boyu evdeyiz. Bu iş arkadaşlarımız için, sürekli çalışmaya, evdekiler için ise, sürekli sohbet etmeye vaktimiz var gibi görünebiliyor. Eğer kendimizin de sadık olduğu kurallar koyarsak ve hayır demeyi öğrenebilirsek, evde çalışmayı daha kolay bir hale getirebiliriz.
İyi yanları görmeye çalışmak
İyimser olmanın zor olduğu zamanlardan geçtiğimizin farkındayız. Aynı anda müşterileri, aile bireylerini ve kendimizi mutlu etmeye çalışmak gerçekten kolay değil. Ancak evde olduğunuz için zorlandığınız anlarda, evde olmanın konforuna odaklanabilirsiniz. Canınız istediğinde yürüyüşe çıkmak, öğle yemeğinde sevdiğiniz yemeği yemek, çocuğunuzu istediğiniz an görmek, trafikte sıkışmamak ve evde olduğunuz için karbon ayak izinizi azaltmak gibi faydaları düşünebilirsiniz.
Nazik olmak
Uzaktan çalışmak, diyalogların yıpranmasına da neden olabiliyor. Ünlü bir söz, “Herkes içinde kimsenin hiçbir şey bilmediği bir savaş veriyor. Nazik olun. Daima” der. Tam da bu söz gibi, kimsenin o gün nasıl bir gün geçirdiğini bilemezsiniz. Bir şey isterken ya da olumsuz bir durum olduğunda, nazik olmaya, diyalog kurmaya çalışın, yazışmayın, telefonla arayın.
Paylaşmak
İş arkadaşlarınızla sadece kriz anlarını değil, motive edecek güzel haberleri, fotoğrafları da paylaşmak mümkün. O gün sizi mutlu eden şeyleri iş arkadaşlarınıza gönderebilirsiniz. Yaptığınız güzel bir yemek, filizlenen bir bitki… Göz göze bakmadığımız zamanlarda, bağ kurmak için iyi bir yol olabilir ve herkese iyi gelebilir.
Giyinmek (veya bir üniforma edinmek)
Herkes evden işe gitme süresinin yataktan çalışma odasına kadar mesafede olmasından memnunken, yataktan kalktığımız giysilerle çalışmanın konforundan nasiplendi. Ancak, güne başlamanın bir yolu da, üzerinizi değiştirmek. Sadece çalışırken giydiğiniz bir tişört seçerek ve gün sonunda üzerinizi tekrar değiştirerek, bilinçaltınızı da çalışma saatlerinin başlayıp bittiğine ikna edebilirsiniz.
Sosyal medya ve haberlerle mesafelenmek
Evde çalışırken, Instagram’da dolaşmanın, Twitter’da haber takip etmenin, Whatsapp gruplarında sohbete dalmanın cazibesine kapılmamak çok zor. Özellikle son bir yıldır en çok duyduğumuz haberlerin hastalık verileri olduğu zamanlarda, haber okumak stres seviyemizi de arttırabiliyor. American Journal of Preventive Medicine’de yayınlanan bir araştırma, izolasyon döneminde sosyal medya kullanımının üç katına çıktığını belirtiyor. Takip ettiğiniz hesapları eleyip, olumlu haberler yayımlayan, size ilham veren, keşfetmenizi sağlayan, içinizi açan görüntüler ya da metinler paylaşan hesapları seçebilirsiniz. Hayatın olumlu yanlarına odaklanmak, her mecrada olduğu gibi, sosyal medyada da önemli….
Sinem Dönmez
Yazı yazmaya Cumhuriyet Hafta Sonu ve Pazar eklerinde başladı. Marie Claire Türkiye’de devam etti. Radikal, Birgün, Cumhuriyet Sokak, Glamour, Vogue, Diken, Posta Kitap, Hürriyet Kitap Sanat’a yazılar yazdı. Yazmaya devam ediyor.
24.03.2021
İlgili Yazılar:
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/basit-yasamak-ama-nasil/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/iyi-uykular/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/bu-yil-mutfaktan-neler-ogrendik/