Bu yazıyı 3 dakika 13 saniyede okuyabilirsiniz.
Kahvaltı, kalan yemekleri değerlendirmek için harika bir öğün
Sabah uyanınca ilk iş kahve içenlerden misiniz? Yoksa öğlene kadar hiç bir şey yemeden durabilenlerden mi? Bazılarına göre sabah görev gibi yemek yemektense, bedenimizi dinleyip acıkmayı beklemek daha doğru. Bazıları ise kahvaltının ritüelinden de lezzetlerinden de asla vazgeçemiyor.
Peki bundan yüz, iki yüz sene önce kahvaltı diye bir şey var mıydı? Hemen hemen tüm kültürlerde önemli bir yeri olan kahvaltı ne zamandan beri bir öğün? Ne zamandan beri sabah uyanınca alışkanlık halinde kahvaltı yapıyoruz?
Kahve-Altı
Kahvaltının öğün olarak kabul edilmesi Sanayi Devrimi’ne dayanıyor. İnsanların günün belirli saatlerinde dışarıda çalışmaya başlamaları, 12’de verilen öğle yemeği molasına kadar tok durmaları gerekmesi ve gün boyu iş başında olmaları sebebiyle ortaya çıkmış. Yoksa Romalılar günde tek öğün yermiş, hatta daha fazlası oburluk sayılırmış. Orta Çağ’da tamamen acıkmadan yemek yenmez, ilk öğün sabah kahvaltısı yerine işlere ara verilen daha geç bir saatte yenirmiş. Osmanlı’da da sadece iki öğün varmış: biri sabah 10-11 arası, diğeri gün batımından önce saat 5 gibi.Kahvaltı, yani kahve-altı günün ilk kahvesinden önce atıştırılan bir kaç ufak lokmadan ibaretmiş. Kırsal kesimde halk, sıcak çorba ve ekmek ile güne başlar, şehirlerde ise imkanlara göre akşamdan kalan bir yemek, çorba ya da kilerden çıkan peynir ile reçel yenip günün ilk kahvesi içilirmiş.
Şehirlerde ince kilerde duran peynirler, reçeller günün farklı zamanlarında, bazen ana yemek gibi, bazen yatsılık yani gece kahvaltısında, bazen de içki yanında tüketilirmiş. Düzenli çalışma saatleri gelince bu ürünler sabah kahvaltı sofrasına taşınır olmuş. Türkiye’de kahvaltının olmazsa olmazı çayın yaygınlaşması da aslında bu zamanlara denk geliyor. 20. Yüzyıl’ın başlarında ülkemize gelen çay, kahvenin pahalılaşması ve gün boyu tüketilebilmesi sayesinde yavaş yavaş kahvenin yerini almış. “Kahve-altı” yenilen kahvaltılıklar artık çay ile tüketilir olmuş.
Dünyada Kahvaltı
Kahvaltı kadar hayat tarzımızı yansıtan bir öğün daha yok. Bu, koşturan biri için aceleyle yenen bir kase yulaf ezmesi; daha da hızlı yaşayanlar için sadece bir fincan kahve; kahvaltıya zaman ayırabilenler içinse belki bir yumurta, simit ya da tost olabilir. Her kültürün kendine has kahvaltı alışkanlıkları var. Çin’de kahvaltı kızarmış hamurdan yapılan you tiaove ılık soya sütü olabilir mesela. New York’ta bagel ve krem peynir, Avustralya’da ekmek üzeri vegemite (ya da bugünlerde daha popüler olan avokado), Brezilya’da kuru fasulye ve etli çorba feijoada bilindik kahvaltılıklardan bazıları. Fransa ve İtalya güne kahve ve bir parça tatlı hamur işiyle başlamayı sever. Meksika’da domates ve biberli sosla hazırlanan yumurta huevos rancheros akla gelir. Japonya’da sabah tercihleri miso çorbası, buharda pişmiş pilav, balık ve Japon omleti tamagoyaki iken, İspanya’da kahvaltı sofralarından eksik olmayan pan con tomate yani domates soslu ekmektir.
Kahvaltı Anadolu’da da çeşit çeşit. İklime ve coğrafyaya bağlı olarak değişen sayısız kahvaltılık söz konusu. Kıyı Ege’de köz patlıcana ekmek banabilir, Aydın’da tarhana çorbası içebilir, Sivas’ta çökelek ve köy ekmeği, Antalya’da karpuzdan patlıcana her türlü meyve ve hatta sebzenin reçeli, Antakya’da zahter, nar ekşisi, soğan ve maydanozla hazırlanan kekik salatası, Gaziantep’te ciğer kebabı yiyerek başlayabilirsiniz güne.
Ertesi Günün Kahvaltısı
Kahvaltı, kalan yemekleri değerlendirmek için harika bir öğün. “Güne nasıl başlarsan öyle devam eder” deyip, israf karşıtı birkaç fikir verelim.
20.02.2018
İlgili yazılar:
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/beyaz-una-alternatif/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/nohutu-nasil-bilirsiniz/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/yasasin-peynir/