Bu yazıyı 3 dakika 3 saniyede okuyabilirsiniz.
Japonya’da çöp dökmek hafife alınacak iş değil. Altı aylığına Sapporo’ya yerleşen Zeynep Güven Ünlü geçtiği zorlu sınavları anlatıyor
Yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüklerini anlat” denir ya, ben ikisini de yapmıyorum. Ya ne yapıyorum? Dünyayı dolaşıp attığım çöpleri anlatıyorum! Diyebilirsiniz ki Ruhun Doysun’a yazıyorsun, atık, çevre, geri dönüşüm gibi konuları seçmende şaşılacak bir şey yok. Seçtiğim konuya şaşırmasanız da Japonya’da çöpleri nasıl attığımızı öğrenince gerçekten şaşıracaksınız.
Geçen yılın son altı ayını Kaliforniya’da geçirmiş, geri dönüşümde dünyanın en gelişmiş şehirlerinden biri olan San Francisco’nun “zero waste / sıfır atık” konusunda attığı adımları yine burada anlatmıştım. Geri dönüşüm dışında, kompost uygulamasının da günlük hayatın bir parçası olduğundan bahsetmiştim. Şimdi, önümüzdeki altı ayı geçireceğimiz Sapporo’da görüyorum, meğer biz Kaliforniya’da “acemi eğitimi’ndeymişiz, çöp atmanın integral çözmek kadar zor olduğu bugünlere hazırlık yapıyormuşuz!
Yazının tonundaki hafif mizahı hissetmiş olsanız da çöp atma işinin ne kadar ciddi olduğunu anlamanız için bir anekdot aktarayım: İlk geceyi otelde geçirdikten sonra, elimizde dört bavulla kiralık dairemize taşınıyoruz. Yanımızda bize eşlik eden iki Japon arkadaşımız var. Apartman kapısında yaşlıca bir hanımla karşılaşıyoruz. Arkadaşlarla arasında kısa bir konuşma geçiyor. “Ne dedi?” diye soruyoruz ve yeni bir ülkede, şehirde, evde yeni hayatımıza başlarken, müstakbel komşumuzun söylediği ilk cümlenin “Çöpleri düzgün atsınlar” olduğunu öğreniyoruz!
Çöp işinin ciddi olduğunu, bizim için hazırlanan bilgi dosyasına bakınca hemen anladık. Yıllık bir çöp takvimi çıktı dosyadan, evin en görünür yerine poster gibi yapıştırdık, ilk günden beri hangi tür çöpün nasıl bir poşette atacağımızı oradan takip ediyoruz.
İlk günler çok da kolay geçmedi. Daha doğrusu, yerleşme telaşında olduğumuz için çöp sorunsalını bir süre yok saydık, ta ki üç gün boyunca atmadığımız ambalajlar, kutular, kağıt poşetler evin bir köşesinde küçük bir tepecik oluşturana kadar. Bir ara kendimizi, adam öldürmüş de cesedi ne yapacağımıza karar vermeye çalışıyormuş gibi hissedince işe ciddi olarak el attık.
Sapporo’da çöpler yedi ayrı sınıfa ayrılıyor: Geri dönüşümlü plastik, kağıt, yakılmaya uygun çöpler, cam ve teneke, küçük ev aletlerini de kapsayan eşya kategorisi, bitki ve dallar, her türlü mobilya ve ev eşyası… Her sabah elimizdeki takvimden o gün hangi kategoriyi atacağımıza bakıyoruz. Kağıt çöpler mesela, ayda yalnızca iki kere atılıyor. Bendeniz geçen 14 Şubat’ı yalnızca sevgililer günü olduğu için değil, kağıt çöp atma günü olduğu için de coşkuyla karşıladım. O gün on dört günlük kağıt çöpümüzle vedalaşmak hakikaten hafifletici bir duyguydu.
Çöpü yalnızca doğru günde değil, doğru poşette de atmak gerekiyor. Bu poşetler ise marketlerde parayla satılıyor. Devlet çöp vergisini bir nevi poşetten alıyor.
Bu çöpleri her köşe başında bulunan çöp kutularına attığımızı filan sanmayın. Öyle bir şey yok. Hatta Japonya’yı bilenler bilir, sokaklarda çöp kutusu ya da çöp bidonu da yok. Gün içinde bir şekilde çöp üretirseniz bunu akşam evinize getirip yine kendi çöpünüze atıyorsunuz. Ertesi sabah da yaşadığınız evin ya da apartmanın çöp atma bölümüne bırakıyorsunuz.
Böyle bir ortamda, az çöp üretmek hakikaten refleks haline geliyor. Ben mesela artık her türlü broşür, kitapçık vesaireden uzak duruyorum, gerekliyse de fotoğrafını çekiyorum.
Yine de bir çöp oluşuyor elinde. İçtiğin kahvenin bardağı, yediğin sandviçin kağıdı… Geçen gün 10 yaşındaki oğlumla, ellerimizde bitmiş dondurmalarımızın kaseleri, kaşıkları eve dönüyorduk, “gel şurada tuvalete girelim” dedim, gözleri parlayarak “iyi olur anne” dedi, “çöp kutusu varsa çöpleri de atarız!” Yanınızda çöplerinizi koyacağınız minik bir poşet taşımıyorsanız bütün gün cebinizde kirli mendillerle, elinizde plastik bir kaşıkla dolaşmanız işten değil.
Bütün bu çekilen sıkıntının bir karşılığı var elbette. Japonya az çöp üreten bir ülke değil, ambalajı, paketlemeyi seviyor ama geri dönüşüm konusunda hayli başarılı, oranın hayli yüksek olduğu biliniyor. Sapporolu arkadaşlar, prosedürün Japonya’nın her şehrinde farklı olduğunu, buradaki uygulamanın gevşek sayılabileceğini söylüyorlar.
Geçenlerde, çok uzun yıllardır Sapporo’da yaşayan Amerikalı arkadaşım Bob’a sordum: “Doğru düzgün atmazsak başımıza ne gelir?” “Bir cezası yok” dedi, “sadece çöpü almazlar ve uyarı notu bırakırlar.” Ben “eee, nolmuş” der gibi bakınca, devam etti: “Bu bir Japon için utanç verici bir durum ve yeterli bir ceza.”
Zeynep Güven Ünlü
Gazeteci, yazar.
1994 yılında iletişim fakültesinden mezun olduktan sonra Hürriyet’te gazeteciliğe başladı. Portre yazıları, röportajları ve haberleri gazetede yayınlandı. 2000-2009 arasında New York ve Kaliforniya’da yaşadığı dönemde serbest muhabirliğe devam etti. 2010-2017 arasında Vogue Türkiye’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2017-2018’i ailesiyle birlikte yurtdışında geçiren Zeynep, San Francisco’da geçen altı ayın ardından şimdi Japonya’nın Sapporo şehrinde yaşıyor.
16.04.2018
İlgili yazılar:
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/basit-yasamak-ama-nasil/