Bu yazıyı 2 dakika 16 saniyede okuyabilirsiniz.
Sürekli karşımıza çıkan yulafın faydaları neler, mutfakta nasıl kullanırız?
Yulaf, buğdaygiller ailesine ait bir tahıl. Bugün piyasada yulafın ununu, ezmesini, tanesini, kepeğini bulabiliyoruz. Müslide ve kahvaltı gevreğinde rastlıyoruz. Son yıllarda en çok konuşulan ve karşımıza en çok çıkan çeşitleri ise yulaf kepeği ve yulaf ezmesi. Yulaf kepeği, yulaf tanesini saran kabuk kısımdan oluşuyor. Bir de yulaf sütü diye bir şey var. Bu, suda bekleyen yulafın öğütülüp süzülmesiyle elde ediliyor. Ortaya bitkisel süt isteyenlerin ekolojik olarak da tercih edebilecekleri bir ürün çıkıyor. Üstelik alerjisi ve gıda hassasiyeti olanlar için de ideal.
Sağlık boyutu
Yulafın bu kadar gündemde olması boşuna değil. Öncelikle yüksek miktarda, hatta diğer tahıllara göre daha fazla protein içeriyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yulaftaki protein, süt, et, yumurtadaki kadar önemli. Değerli bir karbonhidrat kaynağı. İçinde yok yok. Demir, selenyum, bakır, potasyum, folat, magnezyum, fosfor, kalsiyum, omega 3 ve omega 6 yağ asitleri, E ve B vitaminleri ve tabii ki lif… Yulaf, diğer tahıllara göre daha fazla çözünür posa içeriyor. Bunlardan biri de betaglukan. Betaglukan, sindirim siteminde sünger görevi görüyor, kolesterolün atılmasını sağlıyor. Ayrıca sinir ve sindirim sistemlerine, metabolizmaya, kemik ve kaslara iyi geliyor, tiroit bezlerini çalıştırıyor. Özellikle kolon kanseri riskini azalttığı biliniyor.
Spor yapanlar, kilo vermek isteyenler de yulafı tercih ediyorlar. Sindirimi uzun sürdüğü için uzun süre doygunluk hissi veriyor. Kolay kolay acıkmıyor insan yulaf yedikten sonra. Yulaf aynı zamanda idrar söktürücü, dolayısıyla ödem atımına da yarıyor. Metabolizma üzerinde olumlu etki yaratarak performansı arttırdığı biliniyor. Kısacası yulaf bir hayli sağlıklı bir yiyecek.
Peki ya glüten?
Bugünlerde sık sık karşımıza çıkan ve sihirli kelime niteliğindeki glüten var mı yulafta? Yulaf, özünde glüten içermiyor. Çölyak hastalarının sadece %1’i yedikten sonra şikayet belirtiyor. Buradaki konu, yulafın glüten içeren tahıllarla teması. Birlikte üretilen, yan yana yetiştirilen ya da öğütülen yulafa glüten başka tahıllardan bulaşmış olabiliyor. Ancak tamamen tek başına, diğer tahıllarla temas etmeden üretilen yulaf “glütensiz” olarak etiketleniyor. Özellikle glütensiz beslenmeye özen gösteriyorsanız, üzerinde glütensiz yulaf yazan paketleri kullanabilirsiniz.
Yulafla ne yapılabilir?
İlk akla gelen kahvaltılık yulaf lapası. Değirmende ezilmiş yulafı su ya da süt ile pişirip yapılıyor. İskoçya’da yapılan “Scottish porridge” meşhur. O bölgede Orta Çağ’dan beri üretilen yulaf, ülkenin en önemli tahıllarından biri. Eskiden su ile kaynatılır, koyulaşıp kek kıvamına geldikten sonra soğutulur ve kesilerek, hatta kızartılarak yenirmiş. Yulaf lapası Amerika’da 1990’lara kadar evde yapılırdı. O zamanlar yapılışı son derece basit olduğundan ve bugünkü gibi Instagram süsü verilmediğinden kafe menülerinde görmezdik onu. Bugün ise yulaf lapası sadece ocak üzerinde değil, fırında da pişiriliyor. Onlarca farklı yulaf lapası tarifi olan “Porridge” adlı bir kitap bile var. Üzerine envai çeşit malzeme gelebiliyor; bal, fındık, ceviz, taze ve kuru meyvelerle tatlandırılıyor. Yulaf ezmesini kurabiyelerde kullanmak da keyifli. Yulaflı kurabiye yaparken göz önünde bulundurulması gereken en önemli nokta, yulafı önce blenderdan geçirmek. Bu sayede kurabiyenin dışı çıtır çıtır, içi yumuşak kalırken aynı zamanda yulafın o fındığımsı lezzetini alabiliyorsunuz.
26.06.2019
İlgili yazılar:
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/gune-nasil-baslarsan/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/karabugdaya-yakindan-bakis/